Trans Hakları Savunucusu, Müzisyen-Söz Yazarı Shea Diamond ve Cesur Serzenişi: “I Am Her!”

 ShaGasyia “Shea” Diamond, 1978 doğumlu Amerikalı müzisyen, söz yazarı ve trans hakları aktivistidir. Yeni Bir Tarih köşemizde bugün, “I Am Her” ismiyle 2016 yılında çıkardığı şarkısına ve sanatçının trans haklarıyla ilgili gerçekleştirdiği çalışmalara değineceğiz. Shea Diamond, hikâyesini anlatırken bulunduğu noktaya gelme yolunda karşılaştığı engelleri ve zorlukları tüm açıklığıyla aktarıyor. Cinsiyet kimliğini keşfetme yolunda, doğduğu evden on dört yaşındayken kaçar, koruyucu aile evlerinde barınamayacağını anlar ve küçük yaşta ekonomik özgürlüğünü kazanmaya çalışır.

Cinsiyet uyum süreci için paraya ihtiyacı olan müzisyen, işlediği bir suçtan dolayı on yıl boyunca hapis yattıktan sonra, hapishanede yazdığı şarkıları ve müzisyen olma hayalleriyle New York’a taşınır. Boşanma sonrası, yaşadığı buhranın ortasında müzisyen olma hayallerinden vazgeçme noktasına kadar geldiğini belirten Shea, kendi topluluğuna ulaşarak, trans dostlarıyla kurduğu dayanışmayla bu olumsuzlukların üstesinden geliyor. “Trans Lives Matter” eylemlerinde şarkı söylerken kendisi de müzisyen ve söz yazarı olan Justin Tranter tarafından keşfedilerek sanatçının kendi deyişiyle ’çetin ve siyah bir trans müzisyen’e dönüşme macerası başlıyor. Bugün bahsedeceğimiz şarkısı ise, sanatçının yazdığı ilk şarkı olan: “I AM HER.”

There’s an outcast in everybody’s life and I am her
There’s a shadow in everybody’s front door and I am her
There’s a dark cloud in everybody’s sunlight and I am her
Oh you know I am her


I Am Her,  Shea’nın toplum tarafından dışlanmış herkese armağan ettiği bir şarkı, bir marş niteliği taşıyor. Şarkının yazım süreci, aynı deneyimlerden geçen diğer trans kadınlarla hikâye paylaşımları sonucunda şekilleniyor. Shea’nın deyişiyle, içine doğduğu atanmış cinsiyeti kabul etmemek ve toplumun dayattıklarına boyun eğmemekle dünyaya gerçek sesini duyurduğu bir şarkı bu. Şarkı sözlerinden de anlaşılabileceği gibi, Shea’nın vermek istediği mesaj şu: Toplum sana hangi şekilde davranırsa davransın, cinsiyet kimliğini özgürce yaşamaktan vazgeçmemeli, reddedilme veya kabul edilme kaygılarına yenik düşmeden gururla kendin olabilmelisin. Sanatçı bir röportajında cis-heteronormatif toplum yapısının dışında yaşamanın ve sadece varlığı yüzünden karşılaştığı dışlanmanın sektördeki trans görünürlüğünü ne kadar zedelediğinden bahsediyor ve gördüğü saygı ve sevginin kazanılmış bir başarı olduğunu vurguluyor. Müzik sektöründe hâlâ trans görünürlüğünün yeterince olmadığını açıklayarak: “Bu zehirli ve transfobik müzik endüstrisinde sesimizi duyurmak için on kat daha fazla çalışmalıyız.” diyor.


Ayrıntılı bilgi için, müziği transların özgürlüğü yolunda nasıl bir araç olarak kullandığını açıkladığı LBTQ&A podcastine buradan ulaşabilirsiniz.
Sanatçının daha fazla şarkısını dinlemek için Spotify listemiz “Yeni Bir Tarih”i takibe almayı unutmayın.

Kaynak: changingwomxncollective.org / TedxKC