Billy Tipton, “No Ordinary Man” Belgeseli ve Alışılmadık Öyküsü

“No Ordinary Man” adlı belgesel, 1940’larda ve 1950’lerde bir caz sanatçısı olan Billy Tipton’ın hayatını inceliyor. Billy Tipton’ın ölümünün ardından anlaşıldığına göre, müzisyen bir kadın bedeninde dünyaya gelmişti. Belgeselde de değinildiği gibi, kendisi ‘bölgesel bir caz müzisyeni’ idi. 1930’lu yılların ortalarında, önce memleketi Oklahoma City’de, sonra da ülkenin çeşitli yerlerinde radyo istasyonlarında, gece kulüplerinde, Elks Lodges ve Hava Kuvvetleri üslerinde performans gösteren bir müzik grubunun başında bulunuyordu. Başarılı ve çalışkan bir müzisyen olduğu belirtilen Billy Tipton, The Billy Tipton Trio ile iki caz standardı albüm kaydetti.

Müzisyen, şov dünyasının merdivenlerini tırmanmaya devam etmek yerine sahne ışıklarının altından çekildi ve 1960’ların başında, birlikte üç oğlan çocuğu evlat edindiği dansçı Kitty Kelly ile evlendi. Billy Tipton, iş hayatına Spokane, Washington’da bir yetenek avcısı olarak devam etti. Seçtiği basit hayata rağmen müzisyenin gerçek şöhreti, ölümü üzerine Kitty ve vefat ederken babasını kucaklayan en büyük oğlu Billy Jr.  da dahil olmak üzere herkes tarafından Billy’nin transseksüel bir erkek olduğu keşfedildiğinde geldi.

2020 yılında vizyona giren No Ordinary Man filminde Billy’nin benzersiz hikayesi ve otopsi sonuçlarının magazin gazetelerinde kendine yer bulmasının getirdiği durumlar anlatılıyor. Birkaç eski fotoğraf ve tatil buluşmalarında alınan birkaç ses kaydı dışında, Billy’nin hayatına dair çok az arşiv malzemesinin bulunması gerçeğinden rahatsız olan yönetmenler Aisling Chin-Yee ve Chase Joynt, hikayelerine alışılmadık bir yaklaşım getiriyor. Belgesel, trans yazarlar, aktivistler ve sanatçılarla yapılan röportajların ve trans aktörlerin Billy rolünü oynadıkları seçmelerin birleştirildiği bir bütün. Bu yaklaşımı, gerçeği anlamada sanat ve kurgu arasındaki etkileşimi yönetmeye olanak sağladığı için seçtikleri söyleniyor.

Billy Tipton, bir kadın bedeninde dünyaya geldiğini kimseyle açıkça tartışmadığı ve bu konuyu toplum içinde konuşmadığı için, müzisyenin cinsiyet geçiş süreciyle ilgili gerçek düşüncelerini hiç kimse bilmiyor. No Ordinary Man filmi, günümüz konuşmacılarının yorumları aracılığıyla – hem geçmiş zamanlarda hem de şimdi- trans kimliğinin derinliklerine ışık tutuyor. Bu bireylerin kendilerini tanımlama ve onları gerçekten görmekte güçlük çeken bir dünyada gezinme süreçleri hakkında söyleyecekleri çok şeyin olduğu anlatılıyor. Filmin; ırk, dış görünüş ve davranış açısından çeşitliliğiyle bir eritme potası olarak trans topluluğunun zarif fakat güçlü bir kutlaması olarak karşımıza çıktığı belirtiliyor.

Filmde değinilen bir diğer nokta da tüm trans bireylerin kim oldukları, kendilerini nasıl sunmak (ve dışarıdan nasıl görülmek) istedikleri ve sanatın bu çabalar için nasıl bir kanal sağladığı konusunda benzer ve istisnai mücadelelerle uğraşıyor olmaları. Bu nedenle Billy’nin öyküsü, No Ordinary Man’in trans erkek ve kadınların tarih boyunca karşımıza çıkan ve çağdaş yaşamda da pek farklılık göstermeyen mücadelesine ilişkin daha büyük ve incelikli araştırmasının temelidir. Yönetmenlere göre Billy Tipton, trans bireylerin yeni bir modern fenomen olmaktan uzak, her zaman var olduğunu doğrulayan gerçek bir öncüydü. Billy’nin cesareti, elbette, trans birey olmanın bir kişiyi öldürmeye yeterli görüldüğü bir çağda, onu sahnelere çağıran bir mesleği benimserken, bir kadın bedeninde dünyaya geldiğini herkesten gizleyerek, ‘göz önünde saklanmayı’ seçmesidir. Bu çığır açan cesaret, Chin-Yee ve Chase Joynt’un filminde yer alan ve içinde bulunduğu kötü durumdan ve karşısına çıkan engel ne olursa olsun kendisi olarak sergilediği duruşundan doğan bir ilham kaynağıdır.

Film, trans deneyimlerinin tarihsel olarak yok sayılmasını hatırlatarak Billy’yi modern trans Amerikalı bireylerin omuzlarında bir öncü olarak diriltiyor. Belgesel, trans topluluklarının hem içinden hem de dışından trans deneyimlerine ilişkin tutumların ve bakış açılarının evrimini ele alıyor. 21. Yüzyılda yaşamın karmaşık yönlerini farklı bakış açılarından anlamak için bir portre sunan film, topluma hâkim olan önyargıları- örneğin, trans erkek ve kadınların ‘kendilerini ve başkalarını kandırıyor olmaları’nı – yıkmak için farklı bir bakış açısına sahip.

 Bir başka kaynağa göre, aslında müzisyen hakkında bildiğinizi düşündüğünüz şeylerin, 1989’daki ölümünden sonra ana akım medya tarafından serbest bırakılan transfobiyle lekelenmiş olması olası görünüyor. No Ordinary Man, Tipton’ın anlatısını çeşitli çağdaş trans sanatçılar ve uzmanlar aracılığıyla yeniden tasavvur ediyor. Kayıtları, arşivleri, günümüz röportajlarını ve sanatçıların yorumlarını harmanlayan film, trans-erkeklik hakkında ihtiyaç duyulan bir diyalog oluşturuyor. Chase Joynt, trans tarihini araştıran bir trans birey olarak, Tipton’ı her zaman çeşitli listelerde, ‘tanımadığınız, bildiğinizi düşündüğünüz ya da daha fazla araştırmanız gereken trans kişiler’ e dair çeşitli listelerde ve blog sayfalarında bulduğunu söylüyor.

Filmin fragmanını izlemek için buraya tıklayabilirsiniz. “Queer As Fact” in, müzisyenin hayatı ve transseksüel tarihe dair podcastini dinlemek için de buraya tıklayabilirsiniz.

Billy Tipton anısına oluşturulmuş grupların şarkıları ve diğer Yeni Bir Tarih içeriklerinde bahsettiğimiz olaylardan derleyerek oluşturduğumuz listeyi dinlemek için Spotify listemiz “Yeni Bir Tarih”i takibe almayı unutmayın.

Kaynaklar:

https://www.thedailybeast.com/the-celebrated-jazz-musician-who-was-secretly-trans?ref=scroll

https://www.cbc.ca/arts/the-media-tainted-the-story-of-trans-jazz-musician-billy-tipton-this-film-wants-to-tell-his-truth-1.5968253